Bu tür iddialar, Allah’ı tanımayan ve Kur’an’ın Allah Kelamı olduğunu kabul etmeyen bazı kimselerin yanlış kuruntularıdır.

Allah hakimdir, asla abes iç yapmaz; rahimdir, merhameti ve şefkati sonsuzdur. Elbette, hikmetinin ve rahmetinin gereği ne ise ona göre hükümler gönderecektir.

İşte bu hikmet ve rahmet gereği olarak Mekke ve Medine hayatının şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun olarak ayetler ve sureler indirilmiş, konuları da o şartlara ve ihtiyaçlara göre olmuştur.

Örneğin, gözü olmayan bir adama görmekle ilgili bir şey söylenmediği gibi, henüz bir devleti olmayan bir topluma da maddi cihad ile ilgili bir hüküm söylenmez. Bir savaş olmadığına göre, buradan elde edilecek ganimetten de söz etmek ve onun nasıl paylaşılacağıyla ilgili hükümler koymak da gerekmeyecektir.

O halde, Mekki ve Medeni surelerin konularını buna göre değerlendirmek, hem aklın, hem hikmetin, hem vicdanın hem de insanlığın gereğidir.

Mekki surelerde:

– Sıkça Allah’a iman meselesi üzerinde durulur.

– Şirk düşüncesinin yanlışlığı, bunun körü körüne bir taklit olduğu belirtilir, atalarının gittiği bu yolun yanlışlığı vurgulanarak, kendi akıllarını kullanmalarının gereği üzerinde durulur.

– Allah’ın azameti, saltanatı, O’na itaatin gerekliliği ve kıyamet gününe iman gibi konular ön plandadır.

– Geçmişte yaşayan peygamberler ve peygamberlerle kavimleri arasındaki mücadeleleri detaylı bir şekilde ele alınır.

– Ahlak ilkeleri, doğruluk, iyilik, akraba ziyareti, anne-babaya iyi muamele, komşu hakları, dilin ve kalbin korunması gibi bütün insanların kabul etmesi gerekli olan toplumsal kurallarla, küfür, fısk, zulüm, çocukları diri diri gömme, adam öldürme ve zinanın çirkinlikleri gibi konular farklı şekillerde işlenir.

Medeni surelerde:

– Hukuk, ceza hukuku, miras payları, bazı toplumsal kurallar, devlet hukukuna ait bazı prensipler işlenir.

– Savaşa izin ve savaş hükümleriyle ilgili hükümler bulunur.

– Ankebut Suresi hariç, içinde münafıkların bahsi geçen sureler Medenî’dir.

– Yahudi ve Hristiyanlarla ilişkiler, onları yanlışlıklarından dönmeye davet gibi konular Medenî surelerde işlenmiştir.

Bu temel bilgilerden sonra, soruda geçen metinle ilgili şunlar söylenebilir:

1. Öncelikle üslupta bir sıkıntı var.

2. Mekke dönemindeki ayetlerdeki havanın “o dönemdeki Muhammed’e Mekke’de yapılan baskıların ona kazandırdığı psikolojinin sonucudur.” denilmektedir.

Yani satırların sahibine göre, Hz. Peygamber’in psikolojik durumu ve “Tabi baskı altındaki ruh hali ayetlere apaçık yansımıştır.” Ayetleri ve vahyi şekillendiren; Hz. Peygamber’in psikolojik durumu ve görülen işkencelerdir.” denilmek isteniyorsa, bu yanlıştır.

Ayetlerin ve ilahi vahyin şu veya bu şekilde gelmesinde; karar mercii Cenab-ı Hak’tır. Hz. Peygamber (asm)’in bir dahli yoktur. Şu kadar var ki, bazı ayetler bazı sebeb-i nüzullerle indirilmiştir.

3. “Mekke ayetlerinde şiddet, baskı, ölüm emri vs gibi hükümler yoktur.” denilmekle ne kastedilmektedir? 

Ayetlerde verilen emir ve hükümlerin sahibi olan Allah mı suçlanmak isteniyor?

Allah, her şeyi bilmesi, kullarına merhametli olması ve zulümden ve adaletsizlikten münezzehliği sebebiyle; yanlış hüküm vermez ve hükümlerinde bir suçlu gibi gösterilemez.

Allah’ın emirleri ve hükümleri, birer suç unsuru olan “şiddet ve baskı” olarak değerlendirilemez. Onun emirleri ve hükümleri; serâpâ adalet, insaf, merhamet ve hikmettir.

4. Soruda, Medine dönemi ayetleri ile ilgili olarak; “…Artık kafirlerle dost olmamak emredilmekte, savaş çağrıları yapılmakta ve Kuran’ın en çok tartışılan ayetleri teker teker inmektedir. İslam’a davet bitmiştir.” denilmektedir.  

Kafîrlerle “dinî dostluktan” yasak vardır. Yoksa, Yahudi ve Hristiyan kadınlarla evlilik, komşuluk münasebetleri ve ticari dostluklar gibi şeylerden bir yasak koktur.

Medine’de savaşa izin veren ayetler inmekle birlikte; İslam’a davet bitmiştir, demek de doğru değildir.

İslam’a davet, kıyamete kadar sürecektir. 

Bu arada, gerektiğinde kıyamete kadar Müslüman devletler düşmanlarına karşı savaş yapabilirler. Savaşla birlikte davetin yapılamayacağına dair İslamî bir delil de söz konusu değildir.

Kaynak: Sorularla İslamiyet