Şeytan önce kibir ve gurura kapıldı. Ateş unsurundan yaratılmış biri olarak, topraktan yaratılmış Hz. Âdem’e saygı secdesini kendine yediremedi. Öyle anlaşılıyor ki, şeytanın nefsani kibir ve gururu, bu isyanının akıbetini düşündürmekten bile alıkoymuştur.

Ayrıca, şeytan insanları aldatmaktan dört köşe döner. Bu nefsani ve şeytani zevk, onu veresiye sayılan ahiret hayatıyla ilgilenmesine manidir. Malum olduğu üzere, bir işe yoğunlaşmanın dercesine göre kişinin duygularının, düşüncelerinin ve zihni faaliyetlerinin de o konuya yoğunlaşması söz konusudur.

Örneğin, bazı insanlar şeyhine o kadar yoğunlaşırlar ki, artık her yerde onu görüyor, onu düşünüyorlar. Artık “fena fiş-şeyh” olurlar. Aynı manayı ifade etmek üzere, “fena fir-resul”, “fena fillah” kavramlarını da biliyoruz. İşte bunun gibi, şeytan da kötülükleri yapmak, insanları aldatmak, vesvese üretmek, ayakları kaydırmak, tuzakları kurmakla o kadar meşguldür ki, bütün zihni melekeleri fena fiş-şer olmuştur. Artık o, ezeli düşmanı olan Hz. Âdem’in çocuklarına kötülük yapmakla yoğun meşguliyeti, onu kendi halini düşünmeye imkân vermemektedir.

Ayrıca, şeytan kendi iradesiyle cevherini bozduğu için, tövbe etme ve imana girme özelliğini kaybetmiştir. Bozulan çekirdeğin ağaç olamayacağı, kömürün elmasa dönemeyeceği gibi… Bu durum şeytanın iradesinin zayıflığını değil, onu hep yanlış yolda kullandığını göstermektedir. Demek ki, iradenin imalat hatası yok, kullanım hatası vardır.

Bu husus insanlar için de geçerlidir. “Fena fillah” mertebesine çıkan bir velinin Allah’tan başka şeyleri düşünmesi söz konusu olmadığı gibi, “fena fil-gurur” (başkasını aldatma) mesleğinde fani olmuş bir istiğrak halet-i ruhiye içindeki şeytanın bu işten başka şeylerle meşgul olması söz konusu değildir.

Kur’an’da şeytan için “garur = çok aldatan” ifadesinin kullanılması, onun bu meslekte fani olduğunu, başka şeyleri düşünmeye vakit bulamadığını göstermektedir.

Nefs-i emmarenin esiri olmuş insanlar için dalalet yolunu tercih etmelerinin sebebi budur. Yani peşin lezzete müptela olan nefs-i emmareye hizmetkarlık etmek nefsin hoşuna gider, lezzet alır. Bu nefsin sahibi de bu Leyla’nın arkasına takıldığı için Mecnun gibi en ağır bir yol olan dalaletten bile zevk almaya başlar.  
Şeytan da kendi mesleğinin bir Mecnun’udur, onu icra etmekten başka bir şey düşünmez…

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Şeytan Hakkında Bazı Merak Edilen Sorular:

“ŞEYTAN SİZİ ALLAH’IN RAHMETİ İLE KANDIRMASIN” İFADESİNİ AÇIKLAR MISINIZ?

ŞEYTANIN HİLESİ OLAN VESVESEDEN NASIL KURTULURUZ?

AKŞAM VEYA GECE SABAHA DOĞRU BANYO YAPMAK DOĞRU MU? ŞEYTAN DOKUNUR, AKLINI KAYBEDEBİLİRSİN, DİYORLAR.

ŞEYTANIN YEMESİ VE İÇMESİ NE ANLAMA GELİYOR?

KURAN-I KERİMDE ŞEYTANIN İSYANI NASIL ANLATILMAKTADIR?