Değerli kardeşim,

 Risale-i Nurları kısaca açıklamak gerekirse Bediüzzaman Said Nursi’nin müellifi olduğu Kur’ân-ı Kerim’in manevi bir tefsiridir, yaygın bir şekilde, “çağdaş bir tefsir” olarak tarif edilegelmiştir. Doğrudan doğruya Kur’ân-ı Kerim’e dayanması ve bilhassa imana dair bir kısım âyet-i kerimeleri geniş şekilde açıklaması sebebiyle, bu tarif bir hakikati aksettirmektedir. Asrın pozitivizm (bilim çağı) asrı olması hasebiyle insanlar artık delil ve bilimsel argümanlar olmadan bir şeye inanmıyor. Bu eserlerde ise Allah’ın varlığını ve birliğini, Kur’ân’ın hak olduğunu, bir peygamberin olması gerektiği ve Peygamberimiz Aleyhisselam’ın hak olduğunu, kısaca, imanın altı rüknünün ,şartının, var ve hak olduğunu iki kere iki dört eder derecesinde izah ve ispat ediliyor. 

Risale-i Nur, konuları ele alış tarzı, muhtevasındaki derinliği ve kapsamlılığı birçok kesimin yoğun ilgisini çekmiştir. Bir yandan yurt içinde ve dışında çeşitli halk kesimleri tarafından okunmakta ve diğer yandan hakkında uluslararası sempozyumlar düzenlenmekte ve birçok akademik makale ve tezlere konu olmaktadır.

Mesela, bunlar arasında çağdaş düşünürlerden Faslı Prof. Dr. Taha Abdurrahman, Risale-i Nur’un düşünce dünyasında yaptığı büyük devrimden söz ederken, onun diğer yönlerinin yanında bu yönünün de kayda değer olduğuna dikkat çekmektedir:

“Bazı Batılı filozoflar, her şeyin merkezine aklı aldılar ve sadece aklın ürünü olan hususlara itibar ettiler. Hattâ bu hususta öyle ileri gittiler ki, İncil ve Kur’ân gibi semâvî kitapları ve temsil ettikleri dinleri de aklın etrafında dönen diğer eşya arasına katarak, aklî sistem içinde onlara bir tanım getirdiler. Yani, tıpkı eski insanların dünyayı sabit sanıp güneşin de onun etrafında döndüğünü tevehhüm ettikleri gibi, aklı sabit kabul ederek semavî kitap ve dinleri onun etrafında gezdirdiler.”

“İşte Bediüzzaman, Risale-i Nur’la düşünce dünyasındaki bu gidişatı olması gereken mecraya çevirdi tıpkı ilim dünyasında Kopernik’in yaptığı gibi. Nasıl ki Kopernik, ‘Dünyanın sabit, güneşin onun etrafında döndüğü şeklindeki eski görüşü ortadan kaldırıp; onun yerine, dünyanın hem kendi etrafında, hem güneşin etrafında döndüğünü’ ispat etti; Bediüzzaman da Risale-i Nur’la düşünce dünyasında buna benzer bir inkılâp gerçekleştirdi: ‘İnsanın düşünce dünyası sabit olamaz. Düşünce dünyası hem kendi ekseni etrafında döner, hem de vahiy güneşinin etrafında döner’ diyerek, insan düşüncesinin olması gereken asıl yerini tespit etmiş, aklı yalnızlık ve karanlıktan kurtararak aydınlatmış ve rahatlatmıştır.”

Bizim de bu zamanda inandığımız bu davayı sahiplenmek ve ispat etmek amacıyla okumamız gerekmiyor mu kardeşim?. Çünkü delilsiz davaya bakılmaz kaidesince eğer davamızı delillendiremezsek bizi yaratan Allah’a mahcup bir duruma düşmüş olur etrafımızdaki insanların ise “Acaba bunun davası hakikatsiz mi ki davasını ispat edemedi?” diye akıllarında soru işaretleri bırakmış oluruz. Her şeyden öte şua kainata geliş amacımız olan Rabbimizi tanımayı yani marifetullah ilmini ve Rabbimizin bizlere gönderdiği altı bin küsür “MESAJI” bu kadar güzel aktaran, açıklayan, hem gönüllere hem akıllara bu hakikatleri işleyen bir eserden uzak kalmak kârı olmasa gerektir. 

İşte kardeşim eğer sen de Risale-i Nur eserlerini okumak istersen bu noktada seni yanlız bırakmıyoruz Çünkü sonuçta Peygamberimiz Aleyhisselam dahî “Allahım, göz açıp kapayıncaya kadar da olsa beni, nefsime bırakma” şeklinde dua etmiştir Bu duaya bakınca biz de nefismize güzvenmemeli breaber hareket etmeliyiz 

KopGit ekibimizle sizler için ücretsiz online bir islami eğitim programı hazırladık, eğer sen de dahil olup düzenli okumlarla Rabbmizi tanımaya varsan İntagramdan @kopgit sayfamıza mesaj atabilirsin. Oradaki kardeşlerim sana yardımcı olacaklardır. 🙂